movie etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
movie etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Ocak 2017 Salı

The Accountant - Hesaplaşma (2016)


Filmin incelemesini yazmadan önce Türkçe adına bir bakayım dedim. Aman Allahım. Birileri beni vursun... Bu kadar mı zor 'Muhasebeci' yazmak ya? Bu ne cesarettir yiğidim.

Öncelikle otizm ile ilgili bir kaç bilgi vermek istiyorum izninizle. Erken çocukluk yaşlarında başlayan, sosyal ya da duygusal olarak iletişim kurma duygularına zarar veren ve beyinin gelişmesini önleyen bir zihinsel rahatsızlıktır. Otistik bireylerin fiziksel bir teşhis ile belirlenebilmesi çok zordur ve bazı otistik bireyler belirli alanlarda ultra canavar seviyelerde uzmanlaşabilme olanaklarına sahiplerdir. Bunlara savant otistik bireyler denir. Benim anladığım kadarıyla ise filmimizin ana karakteri Christian Wolff da bir savant. Yanlış anlamış isem lütfen düzeltin.

Filmi izlerken 2-3 farklı film izliyormuş gibi hissetmeme sebep olan olaylar yaşadım. Spoiler vermeden en uygun şekilde anlatacağım.

1. Bölüm

Filmin farklı filmlermiş gibi algılanmasını sağlayan bölümlerden ilkini şöyle açıklayabilirim.

Gayet oturaklı ve otizm üzerine fikirler verecekmiş gibi ilerleyen, matematiksel keskinliklerle ifade edilen kamera çekimleriyle dolu, tam olarak bir zeka ürünü gibi gözüken ve aşılanan yalnızlık duygusu veriliyor en başta izleyiciye. Otizmli karakterin davranışlarını izlemek açıkçası bana keyif ve farkındalık verdi. Bunların yanında, adamlık ve sağlamlık duygularıyla yetişmiş albay bir babanın boyunduruğu altında yetişmenin verdiği zorluklara da değinilmesi filmin gidişatını hep farklı yönlerde etkiledi. Bir yere kadar çok güzel gidiyordu ve hep aynı çizgide kalsaydı daha iyi olabilirdi.

Buraya bir replik bırakmak istiyorum bu bölümü özetlemesi için:

-Seni sevmiyorlar, senden hoşlanmıyorlar. Senden korkuyorlar. Sen farklısın. Eninde sonunda farklı olan insanları korkutur.

2. Bölüm

Dananın zortladığı yer burası oluyor filmde. Her şey gayet stabil ve kesin bir düzen içerisinde ilerlerken dağılmaya, yıkılmaya başlıyor birden. Ana karakter Christian'ın hayatı hakkında daha fazla şeyler öğreniyoruz. Öğrendiğimiz şeyler,  bizim "yuh artık bu kadar da olmaz" demememiz için yönetmen/yapımcı/senarist üçlemesinden gelen alttan beslemeler. İyi güzel ama, başarmışlar.

Yanlış olan şey, 2. bölümdeki düzensizliğin ve kaosun birinci bölümdeki sıradanlığa ve düzene hiç uymuyor oluşu. Açıkçası ben onun devam etmesini isterdim. Opsesif kompulsif kişiliğimden olsa gerek.

3. Bölüm

Ana karakterimizin silahı eline almasıyla John Wick'e dönüşmesini konu alıyor.


Tüm bu eleştirilerin üstüne birkaç güzel şey de söylemek istiyorum. Filmin çok sevdiğim bir özelliği vardı. O da çok fazla ters-köşe yapması. Tabi sevdiğim özelliğin bir de sevmediğim bir yanı var, o da bazı ters köşelerin çok anlaşılabilir olması. Hele ki bir tane var, bağıra bağıra ben geliyorum diyor.

Bunların dışında, senaryo her ne kadar kopuk olarak aktarılmış olsa da gayet başarılıydı. Ben Affleck'in oyunculuğu ise gayet göz doldurucuydu. Anna Kendirck'in canlandırdığı Dana karakteri ise filmin en gereksiz ayrıntılarından birisiydi herhalde. Onun yerine çok daha farklı duygusal ortamlar yaratılabilirdi diye düşünüyorum. Yine de belirtmek isterim ki tüm bunlar filmi kötü bir film yapmıyor. Sadece olumsuz taraflarına değiniyorum.

Film canavar mı? canava- olabilir.

canavarfilmler puanı: 7.5



Meraklısına fragmanı:



21 Ocak 2017 Cumartesi

Rogue One: A Star Wars Story - Rogue One: Bir Star Wars Hikayesi (2016)


A long time ago, in a galaxy far far away...

Eminim bunu okuduktan sonra sizin kafanızda malum müzik çalmaya başlamıştır bile. Tüyler diken diken olurken siyah arkaplan üzerine mavi renkle yazılmış yazı kaybolup arkadan Star Wars yazısını bırakırken her seferinde ayrı bir tat alırım kendimce.

Son zamanlarda artan, eski serilerin yeni devam/başlangıç filmlerini çekme modasına ayak uyduran Star Wars, Force Awakens'ın konusunun sıradanlığından dolayı biraz hayal kırıklığı yaratmıştı açıkçası. Bu sebepten dolayı Rogue One'ı içimde büyük umutlar barındırmamaya çalışarak (başaramadı) izledim.

Öncelikle seri hakkında kısa bir özet geçmem gerekiyormuş gibi hissediyorum çünkü saçma bir şekilde tüm serinin sırasını karıştırıp allak bullak ettiler. Halbuki bırakın insanları çıktığı sırayla izlesinler niye boyunduruk altına sokuyorsun ki?

Şimdi, öncelikle seri 1977 yılında yapılan Star Wars: A New Hope adlı film ile başlıyor ve bunun akabinde 2 film çekilip bırakılıyor. Tabi ki o zamanların teknolojik imkanları izin vermediği için yapılamayan ama filmde bahsi geçen önemli şeyler var, Klon Savaşları gibi. Sonra 1999 yılında filmin yönetmeni ve aynı zamanda yazarı olan George Lucas abiciğimiz diyor ki: "Neden yeni bir üçleme çekip ilk üçlemede anlattıklarımın öncesini anlatmayayım? Kitle var, imkan var, o zaman para kazanmalı." diye düşünüp işe koyuluyor. Buraya kadar her şey normal, iyi, güzel, hoş. İş bundan sonra oluşan 6 filmi sıralamaya gelince işler canavarlaşıyor ve insanların kafasını karıştırmak ve anlamalarını zorlaştırmak için diyorlar ki: "Biz bu sonradan çıkardığımız üçlemeyi, hikayenin öncesini anlattığı için yeni bir sıralamayla en başa koyalım ve ilk çektiğimiz efsane olan, yeri göğü oynatan mükemmel üçlemeyi de 4-5-6 diye dizelim. Sonra da insanların kafası karışsın."

Bir film serisinin tutkunu olmak, seri bittikten sonra çıkan her filme yapabildiğimiz kadar çemkirmek sonra da onu gidip defalarca izlemek zorunluluğunu getiriyor. Ben de bu grubun önemli üyelerindenim. Bu sebeple, yeni çıkan her filme ne kadar da kızsam gidip izliyorum ama bu film, beni hiç hayal kırıklığına uğratmadı.

Rogue One, hikaye olarak yazının öncesinde de bahsettiğim serinin ilk filmi olan (o canavar sıralamayı kabul etmiyorum) A New Hope'un öncesi ve 1999 da başlayan ikinci üçlemenin sonrası. Yani iki üçlemenin ortası diyebiliriz.

Filmin konusu şöyle, güzeller güzeli Jyn (Felicity Jones) ailesini genç yaşta kaybedip Onderon Asilerinden Saw Gerrera (Forest Whitaker) tarafından belirli bir yaşa kadar yetiştirildikten sonra kendi ayakları üzerinde durmaya başlıyor. İmparatorluğun Death Star'ı yeni inşa etmekte olduğu dönemde geçen film, içinde Jyn'in de bulunduğu bir grup asinin Death Star'ın planlarını almak için bir göreve çıkmasını konu alıyor.


Bu arada, yeniden programlanmış bir İmparatorluk droidi olan K-2SO dan da bahsetmemiş olmak istemiyorum, şuraya koyayım içimde kalmasın.


Spoiler vermemek için kendimi yırttım, hikayeyi kırptım biçtim yukarıdaki ufak paragraf çıktı. Ama bana güvenin ki, film bundan ibaret değil. İzleyip görmeniz lazım, izleme keyfinizi kaçırmak istemiyorum. Son olarak şuraya filmden bir alıntı bırakmak istiyorum.

-Dikkatli olun da kendi arzularınızda boğulmayın, Direktör.
Darth Vader

Film canavar mı? Tabi ki de canavar!

canavarfilmler puanı: 8.5

Meraklısına fragmanı: