23 Ocak 2017 Pazartesi

The Dark Knight - Kara Şövalye (2008)


Öncelikle şunu söylemek istiyorum, bu filmin incelemesini yapmak benim için planlanmış bir şey değildi. Şuan yazmakta olduğum incelemenin Heath Ledger anısına olmasını istiyorum. Çok büyük oyuncu.

Christopher Nolan, adını duyunca sağlam bir şeyler gelecek izlenimini uyandırmakla kalmıyor, buna inandırıyor. O yüzden bu filme, Nolan'ın oluşturduğu psikopat ve karanlık Joker karakterine, ayrı bir yer ayırdım kalbimde. Şuana kadar izlediğim en iyi film derken hiçbir çekincem olmuyor bu sebepten ötürü.

Batman Begins ile başlayan Nolan'ın üçlemesi diyebileceğimiz serinin 2. filmi olan The Dark Knight, üçlemenin açık ara en iyi filmi. Bu incelemede anlatacağım şeylerin hiçbirisine katılmak zorunda değilsiniz elbette. Sadece düşüncelerimi ve hislerimi yazacağım.

Batman karakteri, sadece DC evreninin oluşturduğu değil, tüm süper kahraman evrenlerinin oluşturduğu en iyi süper kahramandır kanımca. Bunu söylememin sebebi fantastik olarak barındırdığı şeylerin neredeyse olmaması. Batman'in bu sıradanlığının en iyi açıklandığı film ise bu yapımdır. Ne animasyonlar ne de Tim Burton'ın, Batman'i.

İncelemeyi yazarken aynı anda arka plandan filmin efsane müziklerini yapan Hans Zimmer'ı dinliyor olduğumu da belirtmek istiyorum. Çünkü bu film ve üçlemenin devamı, müzikleri olmadan verdiği etkiyi asla veremezdi. Söylediğim her şeyde çok kesin konuşuyorum karşı çıkan varsa fikirlerini dinlemeye her zaman açığım. Soundtrack albümündeki I'm Not a Hero müziği ise tam olarak filmin bize vermek istediği mesajı açıklıyor.

Joker karakterine değinmek istiyorum birazda. Bana hissettirdiği tüm duyguları yazacak olursam sizi uzun bir incelemeyle baş başa bırakmış olurum ve sizi böyle bir yük altına sokmak istemiyorum. Buradaki en büyük pay Heath Ledger'a ait elbette. Rolü aldığı zaman kendisini 3 ay boyunca otel odasına kapattığı için değil. Tek seferde çekilmesi gereken bir sahnenin (hastane patlama sahnesi) olması gerektiği gibi işlemediği halde, doğaçlama yaparak filmin en iyi sahnelerinden birisini bizlere sunduğu için de değil. Ya da kanunlar için çalışan Harvey Dent'in kafasını bulandırıp onu tam bir deliye çevirdiği için de değil. Bizlere herkesin içinde bir parça da olsa manyaklık olduğunu, bunun sadece gün yüzüne çıkmayı beklediği fikrini sorgulamamızı sağladığı için hiç değil. Tam olarak, bu role her şeyini vermek için olağanüstü çaba sarf edip sonunda kendi yarattığı deliliğe kurban düşerek intihar ettiği için. Şüphesiz ki çağının en iyi oyuncuları arasında gösterilmeyi sonuna kadar hak ediyor.

Filmin müziklerinin heyecanı her zaman üst seviyede tutmasının olağanüstü bir çalışma sonucunda ortaya çıkan bir sonuç olduğu aşikar. Christopher Nolan ve Hans Zimmer ikilisine buradan ne kadar minnetlerimizi sunsak az olur diye düşünüyorum.

Joker'i bu kadar özel yapan ne mi? Joker'i bu kadar özel yapan şey Christopher Nolan'ın Joker'i baştan yaratması ve bunu yapabileceği en iyi şekilde yapması. O kadar iyi ki düşünün, bir yerde Joker ismini duysanız aklınıza hangi Joker gelir?

Joker'in manyaklık , sosyopatlık ve psikopatlık seviyesinin ölçülemediği filmde tek uğraşının Batman olması ve başka bir şey ile ilgilenmemesi ise en çarpıcı detaylardan. Öyle ki, elinde Batman'i öldürmek için şans olmasına rağmen bunu onunla daha fazla eğlenmek için yapmıyor. Ya da sırf Batman'in de kendisi gibi deli olabileceğini, normalliği sorgulamasını istediği için Batman'in kendisini öldürmesini bile istiyor. Tüm bunların üstüne, bu karakteri izlemeden tabi ki onu hissedemeyeceğinizi belirtmek isterim. Zaman kaybetmeyin.

Joker, Heath Ledger

Süper kahramanlık konusuna gelince, bildiğimiz süper kahraman filmleri şu şekilde işler: İyi adam, kötü adam, dövüş ve mutlu son. Bu filmde ise her şey çok farklı. Spoiler vermemek için kendimi yırtıyorum ama vermeyeceğim. Tek bilmenizi istediğim şey süper kahramanlığın uçmakla, süper canavar aletlerle ya da Batmobile'a sahip olmak ile olmayacağını anlıyorsunuz. Christopher Nolan'ın Batman'i , çok farklı bir boyutta. Bir daha o seviyeye ulaşılabileceğini sanmıyorum kişisel olarak.

Şimdi şunu diyebilirsiniz, filmin hiç mi kötü yanı yok? Her şey mükemmel mi? Bana kalırsa evet. Süper kahramanlık algısından olsun, Joker'in deliliğinin her kırıntısını hissettirmekten olsun, her şeyden dolayı bu film Batman adı altında çekilmiş en iyi film.

Şuraya tüm filmi özetleyen bir replik bırakıyorum, bunu sakın unutmayın:

Ya bir kahraman olarak ölürsün, ya da kötü adama dönüştüğünü görecek kadar uzun yaşarsın.
-Harvey Dent

Film canavar mı diye sormama gerek yok.

canavarfilmler puanı: 9.9


Meraklısına fragmanı:



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder